EDA SANĞU
Harvard Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi dünyada bir unsur imza attı. Merkez Lideri Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil ve grubu ‘Odaklanmış İyon Işını Taramalı İleri Elektron Mikroskobu’ ile bozulmamış karaciğer dokusunun 3 boyutlu moleküler mimarisini görüntüledi. Karaciğerin yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntülendiği çalışma ile sıhhat ve obezite üzere hastalık durumlarında hücre ortasındaki yapısal farklılıkların metabolik tesirleri artık izlenebilecek. sonuçları Nature mecmuasında yayımlanan çalışmada merkez araştırmacıları Güneş Parlakgül ve Ana Arruda, ahenk için değerli bir yeni sistem olarak moleküler mimari düzenlemelerinin çarpıcı bir rol oynadığını ve metabolizmayı istikrarda tutmada kritik bir işleve sahip olduğunu ortaya çıkardı. Çalışma hakkında bilgi veren Merkez Lideri Prof. Dr. Hotamışlıgil; “Güneş ve Ana hem bu yapıları şimdiye dek doku seviyesinde elde edilmiş en yüksek çözünürlük ile olağanüstü bir detayda ortaya çıkarmayı birebir vakitte bunları karaciğer hücresinin işlevi ile ilişkilendirmeyi başardı. Bu hacimde bir çalışma tabi ki bir fazlaca disiplinden uzmanların, en değerli olarakta Howard Hughes Tıp Enstitüsünden Dr. Shan Xu ve Dr. Harold Hess ile yaptığımız hayli değerli iş birlikleri ile mümkün olabildi” dedi.
Hotamışlıgil, şunları söylemiş oldu: “Çalışmanın epey değişik işlevsel sonuçları ise obezitedeki yapısal değişikliklerin tamiratı ve hücre içi moleküler tertibinin deher neysel olarak geri kazandırılması kararında metabolizmada meydana gelen çarpıcı değişikliklerin ortaya çıkarılması. Bunu gerçekleştirebilmek için grup onlarca değişik moleküler ve genetik stratejiler geliştiriyor ve bir epeyce genetiği değiştirilmiş fare modeli kullanarak şişmanlıkta bozulan moleküler mimariyi tamir etmeyi başarıyor. Yapıdaki bu tamirat karaciğerdeki metabolik bozuklukları iki hafta üzere bir süre içerisinde olağana döndürebiliyor; karaciğer yağlanması, insülin direnci, çok ölçüde şeker üretimi üzere sorunlar yalnızca mimari yapıya müdahale ederek düzeltiliyor. bu biçimdece hem metabolizmayı ve ahengi düzenleyen yeni bir denetim düzeneği birebir vakitte hastalığa yol açan değerli bir sorun ortaya çıkarılıyor.” Araştırma takımı bu ay İstanbul’da Türk akademisyenler ile bir ortaya gelecek.
YAPAY ZEKA ÜZERE ANALİTİK ARAÇLAR DA KULLANILDI
Prof. Dr. Hotamışlıgil ‘Odaklanmış İyon Işını Taramalı İleri Elektron Mikroskobu’na dair şunları söylüyor: “Genelde klasik mimarı bakış form ile işlev içindeki alakayı durağan ve statik olarak tanımlıyor. Bu görüş biomedikal alanda da yaygın. Lakin bu çalışmada merkez araştırmacıları, biyolojik bir sistemde hücre içi moleküler mimarisinin hem çok seviyede ‘karmaşık lakin ileri derecede düzenli’ ve bir o kadar da ‘hareketli yahut dinamik’ olduğunu gösterdi. Takım bu çalışmada, odaklanmış iyon ışını taramalı ileri elektron mikroskobu (ileri FIB-SEM) üzere görüntüleme platformları, yapay zeka, makine öğrenmesi, derin öğrenme, hudut ağları üzere bir fazlaca analitik araçların yanı sıra moleküler, biyokimyasal ve fizyolojik yaklaşımları bir ortada kullanarak fazlaca derin bir inceleme gerçekleştirdi.”
Harvard Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi dünyada bir unsur imza attı. Merkez Lideri Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil ve grubu ‘Odaklanmış İyon Işını Taramalı İleri Elektron Mikroskobu’ ile bozulmamış karaciğer dokusunun 3 boyutlu moleküler mimarisini görüntüledi. Karaciğerin yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntülendiği çalışma ile sıhhat ve obezite üzere hastalık durumlarında hücre ortasındaki yapısal farklılıkların metabolik tesirleri artık izlenebilecek. sonuçları Nature mecmuasında yayımlanan çalışmada merkez araştırmacıları Güneş Parlakgül ve Ana Arruda, ahenk için değerli bir yeni sistem olarak moleküler mimari düzenlemelerinin çarpıcı bir rol oynadığını ve metabolizmayı istikrarda tutmada kritik bir işleve sahip olduğunu ortaya çıkardı. Çalışma hakkında bilgi veren Merkez Lideri Prof. Dr. Hotamışlıgil; “Güneş ve Ana hem bu yapıları şimdiye dek doku seviyesinde elde edilmiş en yüksek çözünürlük ile olağanüstü bir detayda ortaya çıkarmayı birebir vakitte bunları karaciğer hücresinin işlevi ile ilişkilendirmeyi başardı. Bu hacimde bir çalışma tabi ki bir fazlaca disiplinden uzmanların, en değerli olarakta Howard Hughes Tıp Enstitüsünden Dr. Shan Xu ve Dr. Harold Hess ile yaptığımız hayli değerli iş birlikleri ile mümkün olabildi” dedi.
Hotamışlıgil, şunları söylemiş oldu: “Çalışmanın epey değişik işlevsel sonuçları ise obezitedeki yapısal değişikliklerin tamiratı ve hücre içi moleküler tertibinin deher neysel olarak geri kazandırılması kararında metabolizmada meydana gelen çarpıcı değişikliklerin ortaya çıkarılması. Bunu gerçekleştirebilmek için grup onlarca değişik moleküler ve genetik stratejiler geliştiriyor ve bir epeyce genetiği değiştirilmiş fare modeli kullanarak şişmanlıkta bozulan moleküler mimariyi tamir etmeyi başarıyor. Yapıdaki bu tamirat karaciğerdeki metabolik bozuklukları iki hafta üzere bir süre içerisinde olağana döndürebiliyor; karaciğer yağlanması, insülin direnci, çok ölçüde şeker üretimi üzere sorunlar yalnızca mimari yapıya müdahale ederek düzeltiliyor. bu biçimdece hem metabolizmayı ve ahengi düzenleyen yeni bir denetim düzeneği birebir vakitte hastalığa yol açan değerli bir sorun ortaya çıkarılıyor.” Araştırma takımı bu ay İstanbul’da Türk akademisyenler ile bir ortaya gelecek.
YAPAY ZEKA ÜZERE ANALİTİK ARAÇLAR DA KULLANILDI
Prof. Dr. Hotamışlıgil ‘Odaklanmış İyon Işını Taramalı İleri Elektron Mikroskobu’na dair şunları söylüyor: “Genelde klasik mimarı bakış form ile işlev içindeki alakayı durağan ve statik olarak tanımlıyor. Bu görüş biomedikal alanda da yaygın. Lakin bu çalışmada merkez araştırmacıları, biyolojik bir sistemde hücre içi moleküler mimarisinin hem çok seviyede ‘karmaşık lakin ileri derecede düzenli’ ve bir o kadar da ‘hareketli yahut dinamik’ olduğunu gösterdi. Takım bu çalışmada, odaklanmış iyon ışını taramalı ileri elektron mikroskobu (ileri FIB-SEM) üzere görüntüleme platformları, yapay zeka, makine öğrenmesi, derin öğrenme, hudut ağları üzere bir fazlaca analitik araçların yanı sıra moleküler, biyokimyasal ve fizyolojik yaklaşımları bir ortada kullanarak fazlaca derin bir inceleme gerçekleştirdi.”