Kanunu bilmemek suç mu ?

Abras

Global Mod
Global Mod
Kanunu Bilmemek Suç Mu? Bir Hikâye Üzerinden Düşünceler

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlere içimi burkan, ancak düşündürücü bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bu hikaye, hepimizin hayatında bir noktada karşılaştığı, belki de daha önce hiç sorgulamadığımız bir gerçeği gözler önüne seriyor: Kanunu bilmemek suç mu? Hepimizin zaman zaman zor bir durumda bulduğu, kaybolmuş hissettiği anlar vardır. Bazen bir hata yaparız, bazen de kötü niyetimiz yoktur. Peki, gerçekten de sadece bilmediğimiz için suçlu sayılabilir miyiz?

Gelmek istediğim nokta, bu konu hakkında daha derinlemesine düşünmemiz gerektiği. Çünkü bildiğimiz ya da bilmediğimiz her şey, günün sonunda bir şekilde hayatımıza yansıyor. Hikâyemi dinlerken, hem erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik yaklaşımlarını, hem de kadınların empatik ve ilişkisel bakış açılarını yansıtan karakterler üzerinden bu soruyu daha iyi anlamaya çalışacağız. Belki de hepimizin hayatında bir şekilde bu durumla yüzleştiğimiz bir an vardır.

Hikâye Başlıyor: Yasemin ve Burak’ın Hikâyesi

Yasemin, bir sabah işe gitmek üzere hazırlıklarını yaparken cep telefonuna gelen bir mesajla sarsıldı. O gün, hayatının dönüm noktalarından biri olacaktı. Banka, uzun süredir ödemediği bir borç nedeniyle hakkında icra takibi başlattığını duyuruyordu. Yasemin, ne olduğunu anlamadan, mesajdaki ödeme tarihinin üzerinden bir hafta geçmişti. Oysa, bu borcu ödeyecek parası yoktu.

Gözleri doldu, kalbi sıkıştı. Yasemin, ailesini geçindiren bir kadındı. İşini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştı. Üstüne bir de bu ödeme sorununu çözmesi gerekiyordu. En büyük kabusu gerçek oluyordu: “Kanunu bilmemek suç mu?” Oysa borcu, yanlış anlaşılmalar yüzünden ödeyememişti. Ancak bu, bankayı ya da kanunu haklı çıkarıyor muydu?

Yasemin’in en yakın arkadaşı Burak, bu durumu duyduğunda oldukça tepkiliydi. Yasemin’in yalnızca bir hata yaptığını ve hiçbir kötü niyeti olmadığını biliyordu. Burak, genellikle olayları çözüm odaklı ele alan bir insandı. O, Yasemin’in bu durumu hemen düzeltmesi gerektiğini savunuyordu. Ona, bankayı arayıp borçla ilgili bir ödeme planı yapmayı, avukata danışmayı önerdi. Burak’ın aklı, her zaman stratejik ve çözüm odaklıydı. “Kanunu bilmemek suç olabilir, ama Yasemin’in bunu bilmesi gerekmezdi. O sadece zor bir durumda ve yanlış anlamalarla karşılaştı. Bunun çözümü basit olmalı,” diyordu.

Ancak Yasemin, Burak’ın yaklaşımını pek içselleştiremedi. “Ama ya suçlu sayılırsam?” diye mırıldanıyordu. Burak’ın verdiği stratejik önerilere karşı, Yasemin’in aklında hala endişeler vardı. “Peki ya kanunu bilmemenin bedeli çok büyükse? Yasal süreçlerde ne yaparım?” diye sormuştu.

Kadınların Empatik Duygusal Yaklaşımı: Yasemin’in İçsel Mücadelesi

Yasemin, yalnızca bu borçla değil, tüm hayatıyla mücadele ediyordu. Kanunu bilmemek, aslında sadece bir borcun ödenememesiyle ilgili değildi. O, aynı zamanda toplumun ona biçtiği rol, ailesinin ona duyduğu güven ve etrafındaki insanların beklentileriyle de yüzleşiyordu. Bu, bir kadının sırtındaki toplumsal yüklerin her birinin başka bir parçasıydı. Yasemin, her şeyin yükünü omuzlarında hissediyor, insanlara karşı hep sorumluluk taşıyordu. O yüzden bu tür bir hatayı affetmek, onun için oldukça zordu.

Burak’ın çözüm odaklı yaklaşımı, ona ne kadar mantıklı gelse de, Yasemin’in hislerini anlayışla karşılamak kolay değildi. O, bu durumu sadece finansal bir hata olarak görmüyordu. Yasemin, toplumsal normlara, adaletin ve eşitliğin ne kadar geçerli olduğuna dair sorular soruyordu. "Kanun bu kadar sert mi olmalı? Kimi zaman yasanın doğru bir şekilde işlediği söylenebilir mi? İnsanlar bazen hatalar yapabilir, peki ya onların suçlu sayılması? Gerçekten suçlu muyum?" diye düşünüyordu.

Bir kadın olarak, Yasemin toplumsal anlamda her zaman daha çok sorumluluk taşır, sürekli olarak daha dikkatli ve bilinçli olmalıdır. Bu, kadınların karşılaştığı toplumsal baskılardan biri ve Yasemin de bu baskıyı içselleştirerek yaşamanın acısını çekiyordu.

Burak’ın Stratejik Çözüm Yaklaşımı: Yasemin’in Sorununa Umut

Burak ise, çözüm odaklı düşünmeye devam ediyordu. “Yasemin, kanunu bilmediğin için suçlu sayılacak olman adaletsiz olur. Ama bizim yapmamız gereken şey, durumu hemen çözmek. Hadi birlikte bankayı arayalım, ödeme planı kurabiliriz. Kanun seni zor durumda bırakmak için değil, bir düzen sağlamak için var. Eğer ödeme gücün yoksa, bunun için bir anlaşma yapabilirsin,” diyordu.

Burak’ın yaklaşımındaki ana fikir, Yasemin’in duygusal yükünü hafifletmekti. O, duygusal anlamda rahatlatıcı bir yaklaşım benimsemişti, ancak aynı zamanda stratejik bir çözüm de öneriyordu. Yasemin’in içsel mücadelesini anlamıştı, ancak ona mantıklı ve pratiğe dayalı bir çözüm sunmak da gerektiğini biliyordu.

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Peki ya siz, forumdaşlar? Kanunu bilmemek gerçekten suç mu? Yasemin gibi birinin bu duruma düşmesi adaletli mi? Erkeklerin çözüm odaklı, kadınların ise empatik bakış açılarıyla olayları değerlendirmesi sizce ne kadar farklı? Her iki bakış açısını birleştirerek sorunu nasıl çözebiliriz?

Hikâyeyi dinledikten sonra, bu soruları birlikte tartışmak istiyorum. Hep birlikte, kanunu bilmemek durumunda nasıl bir yaklaşım benimsemeliyiz?